Spil Dağı’nın serin yamaçlarında gün batımına doğru yürüyen genç bir adam, sessizliğin ve doğanın içinde kaybolmak istiyordu. Ormanın içine ilerledikçe şehir gürültüsü geride kalmış, yerini rüzgârın hışırtısı ve kuş sesleri almıştı. Bir açıklıkta, çadır kurmuş bir kadınla karşılaştı. Yalnızdı. Ateş başında oturuyor, çayını yudumluyordu. Göz göze geldiler. Kadın ayağa kalktı ve gülümsedi: “Ben Manisa Kırgız Escort Sayara. Sessizliği sevenlerle burada yollarım kesişir.”
Sayara’nın duruşu güçlüydü. Yalnız başına kamp yapması ilk başta adama tuhaf gelse de, kısa sürede onun doğaya ne kadar uyum sağladığını fark etti. Sayara, Manisa’ya yakın bir süredir gelmişti. Kalabalıktan uzak kalmayı, az konuşup çok hissettirmeyi seviyordu. Bu mesleği seçmesinin sebebi ise özgürlük ve karşılıklı saygıydı.
Birlikte kamp ateşinin etrafına oturdular. Sayara anlatmaya başladığında sesi kadar kelimeleri de sade ve etkileyiciydi. Onun yanında zaman ağır akıyor, kelimeler yerini hislere bırakıyordu. Sayara sadece bir Manisa Kırgız Escort değil; ruhu dağ gibi sağlam, ama teni kadar sıcak bir kadındı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde çadırın içinde oluşan yakınlık, aceleye gelmeden, her şeyin doğal akışında yaşandı. Sessizlik bile orada anlam taşıyordu. Sayara ile geçirilen bu gece, sadece bir kaçamak değil; doğanın içinde yaşanmış, kalbe işleyen bir temasa dönüştü.
Sayara ile Spil Dağı’nda geçirilen bir gece, doğanın kalbinde atılan bir kalp gibi yankılanır. Sessiz ama unutulmazdır.